ELAZIĞSPOR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ELAZIĞSPOR

FORUM SİTEMİZE HOSGELDİNİZ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Nihal ATSIZ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
BATUHAN23
Admin
BATUHAN23


Mesaj Sayısı : 156
Kayıt tarihi : 17/05/10

Nihal ATSIZ Empty
MesajKonu: Nihal ATSIZ   Nihal ATSIZ Icon_minitimeSalı Mayıs 18, 2010 10:11 pm

İtalyan faşizmine sempati duyulduğu, Alman nazizmine methiyeler yazıldığı, Rus komünizmine kur yapıldığı bir dönemde ortaya koyduğu Türkçü mücadele ile bir kahramanlık destanı yaratan Hüseyin Nihal ATSIZ, mahkemeler, tabutluklar, zındanlar, sürgünler ve mahrumiyetlerin süslediği âbidevî hayatıyla yakın çağın Türkçülük tarihinde bir Ulu Türk Bilgesi olarak yarınki Türk nesillerinin sonsuza uzanan yollarını aydınlatacaktır. Her nesil O'nda; heyecanının, coşkunluğunun, düşüncesinin terennümünü bulacak ve Türk'ün meselelerine Türk gözüyle bakışın metodunu öğrenecektir. Türk Milleti, O'nun Türklüğe adanan yetmiş yıllık hayatında, kahramanlık ile feragatın yüce ve ölümsüz tablosunu seyredecektir...

Şuna eminiz ki, Türklüğün ölümsüz efsanesi ATSIZ ATA, şimdi Tanrı Dağı'nda, Türk Atalarının kutlu tinlerinin toplandığı Tanrıkut otağında, çok sevdiği Kür Şad ile beraber Türk Elleri'ni izleyerek bütün Türklerin Bozkurt başlı sancak altında birleşeceği günü bekliyor...


Hüseyin Nihâl Atsız, 12 Ocak 1905'te İstanbul Kadıköy'de doğdu.
Atsız Beğ'in babası Gümüşhane'nin Torul kazasının Midi köyünün Çiftçioğulları ailesinden Deniz Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi Trabzon'un Kadıoğulları ailesinden Deniz Yarbayı Osman Fevzi Bey'in kızı Fatma Zehra Hanım'dır. Atsız Beğ'in ailesi, Gümüşhane'nin Torul kazasının Midi köyünde Çiftçioğulları adı ile bilinmektedir. Çiftçioğulları, Midi Köyünde 18. asrın sonlarına doğru yakınındaki Edire köyünden göçmüşlerdir.
Çiftçioğulları ailesinin tesbit edilen ceddi 19. asrın başlarında yaşadığı tahmin edilen Ahmed Ağa'dır. Ahmet Ağa'nın İsmail, Süleyman, Hüseyin ve Şakir adlı dört oğlu olmuştur. İsmail Ağa'nın çocukları Midi'den, Yozgat'ın Akdağ Madeni kazasının Dayılı köyüne göçmüşlerdir. Şakir Ağa'nın evladı olup olmadığı bilinmemektedir.
Ahmet Ağa'nın üçüncü çocuğu olan Hüseyin Ağa (1832 - 1894 ) ise 1850-1852 şıralarında Deniz eri olarak Istanbul'a gelmiş, okumayı ve yazmayı asker ocağında öğrenmiş, askerliğinin nihayetinde de teskere bırakarak Osmanlı Donanması (Donanma-yı Hümayün) 'da kalmış ve makina önyüzbaşlığına (çarkçı ( -Makine) Kolağalığı)'na terfi etmiştir.
Hüseyin Ağa'nın eşi Emine Hayriye Hanım'dır. İki çocukları olmuştur. Nevber Hanım ile Mehmet Nail Bey (1877- 1944). Mehmet Nail Bey de Osmanlı Donanması'na girmiş ve Deniz Kuvvetlerinde Deniz Güverte Binbaşılığı'ndan emekli olmuştur.
Mehmet Nail Bey'in ilk eşi 1903 yılında Yüzbaşı iken evlendiği Fatma Zehra Hanım (1884 - 1930)'dır. Fatma Zehra Hanım, Deniz Yarbayı (Bahriye Kaymakamı) Osman Fevzi Bey ile Tevfika Hanım'ın kızıdır. Osman Fevzi Bey, Trabzon'lu ölüp ailesi Kadıoğulları namı ile marüfdür.
Mehmet Nail Bey'in ilk eşinden üç çocuğu olmuştur. 12 Ocak 1905'de Hüseyin Nihal (Atsız), 1 Mayıs 1910'da Ahmet Nejdet (Sançar) ve Aralık 1912'de Fatma Nezihe (Çiftçioğlu).
1930 yılında ilk eşinin damar sertliğinden vefatı üzerine Mehmed Nail Bey, 1931 yılında yeniden evlenmiştir. İkinci eşinin adı da Fatma Zehra'dır. İkinci eşinden 1932 yılında Necla (Çiftçioğlu) adlı bir kızı olan Mehmed Nail Bey ikinci eşiyle geçinememiş ve iki yıl sonra ayrılmıştır.

Türkçülük fikrinin ilk kıvılcımları Atsız'ın gönlünde, o daha 7-8 yaşında iken tutuşmaya başladı. Babasının görevli bulunduğu Süveyş sokaklarında İtalyan çocuklarıyla yaptığı kavgalar, Fransız İlkokulu'nda Rum çocuklarının kendisine karşı düşmanca tutumları, O'nun çocuk gönlünde büyük akisler bıraktı. Türk Milleti'ne mensup olmanın idrakine daha o yaşlarda vardı.
Atsız, yükseköğrenim çağına gelip Askeri Tıbbiye'ye kaydolunca, komünizm ve azınlık milliyetçiliği peşinde koşan Türk düşmanı kişilerle karşılaştı. Türklük şuuru olgun bir seviyeye ulaşan Atsız, Türk devletinin birlik ve bütünlüğüne yönelen bu zararlı akımlarla fikrî ve fiili mücadeleye başladı. Ziya Gökalp'in cenaze töreninin yapıldığı günün gecesi Türkçülük fikrine düşman öğrencilerle kavga ettiği ve daha sonrasında ise aralarında bir takım problemler geçen Arap asıllı Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi adlı bir mülazım (teğmen)'ın kasti bir şekilde ve gereksiz bir yerde istediği selâmı vermediği için, 4 Mart 1925 tarihinde 3. sınıf talebesiyken Askeri Tıbbiye'den çıkarılmıştır.

Bu olaydan sonra üç ay kadar Kabataş Lisesi'nde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, daha sonraları Deniz Yolları'nın Mahmut Şevket Paşa adlı vapurunda kâtip muavini olarak çalışmış ve bu vapurla İstanbul-Mersin arasında bir kaç sefer yapmıştır.

1926 yılında İstanbul Dârülfünûnu'nun Edebiyat Fakültesi'nin "Edebiyat Bölümü"ne ve İstanbul Dârülfünûnu'nun yatılı kısmı olan Yüksek Muallim Mektebi'ne kaydolan Atsız, bir hafta sonra askere çağırılmış, tecil isteği kabul edilmeyen Atsız askerliğini 9 ay olarak 28 Ekim 1926-28 Temmuz 1927 tarihleri arasında İstanbul'da Taşkışla'da 5. piyade alayında er olarak yapmıştır.

Ahmet Naci adlı arkadaşı ile birlikte hazırladığı Anadolu'da Türklere Ait Yer İsimleri adlı makalenin Türkiyat Mecmuası'nın ikinci cildinde yayınlanması ile hocası olan M. Fuad Köprülü'nün dikkatini çeken Atsız, 1930 yılında Edirneli Nazmî'nin divanı üzerinde mezuniyet çalışması yapmıştır (Divân-ı Türkî-i Basit, Gramer ve Lügati, 1930, 111 s. Türkiyat Enstitüsü Mezuniyet Tezi, no 82). Aynı yıl Edebiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur.

Atsız'ın sınıf arkadaşları arasında Tahsin Banguoğlu, Ziya Karamuk, Orhan Şâik Gökyay, Pertev Nâilî Boratav, Nihad Sâmi Banarlı gibi isimleri sayabiliriz.

Mezuniyetinden sonra Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. M. Fuad Köprülü, Maarif Vekâleti’nde Atsız için girişimde bulunarak, Yüksek Öğretmen Okulu'nu öğrenci olarak bitirdiği için, liselerde yapması gereken 8 yıllık mecburi hizmetini affettirmiş ve 25 Ocak 1931’de Atsız'ı kendisine asistan olarak almıştır.

Atsız, yine 1931 yılında Dârülfünûnun felsefe bölümünden mezun olan ilk eşi Mehpare Hanım ile evlenmiş, ancak 1935 yılında ayrılmıştır.

Atsız, 15 Mayıs 1931'den 25 Eylül 1932 tarihine kadar Atsız Mecmua (17 sayı)'yı çıkarmaya başladı. M. Fuad Köprülü, Zeki V. Togan, Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin de içinde bulunduğu bir kadro ile yayın hayatına atılan bu "Türkçü ve Köycü" dergi, devrinde ilim, fikir ve sanat alanında çok tesir yaratan Türkçü bir çığır açmış, âdetâ Cumhuriyet devri Türkçülüğünün öncüsü olmuştur.

Atsız, kendini tanıtmaya başlayan ilk yazılarını (H. Nihâl) imzası ile, hikâyelerini de (Y.D.) imzasıyla, bu dergide yayınlamaya başlamıştır.

1932 Temmuzunda Ankara'da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi esnasında, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan'a Dr. Reşid Galib'in yaptığı haksız hücum üzerine Atsız, içerisinde ikinci eşi Bedriye (Atsız) ile Pertev Nâilî Boratav'ın da bulunduğu 8 arkadaşı ile, Dr. Reşid Galib'e "Zeki Velîdî'nin talebesi olmakla iftihar ederiz" diyen bir protesto telgrafı çekmiş ve bu telgraf üzerine de mimlenmiştir.

19 Eylül 1932'de Dr. Reşid Galib, Maarif Vekili olmuştu. Kısa bir süre sonra da Prof. M. Fuad Köprülü'nün dekanlıktan ayrılması üzerine Edebiyat Fakültesi Dekanlığı'na vekâleten bakan Ali Muzaffer Bey asâleten tâyin edilmiştir. Atsız'ı üniversiteden uzaklaştırmak için fırsat arayan Reşid Galib, Atsız Mecmua'nın 17. sayısındaki "Dârülfünûn'un kara, daha doğru bir tabirle, yüz kızartacak listesi" adlı makalesi ile bu fırsatı yakalamış ve Edebiyat Fakültesi Dekanı, 13 Mart 1933 tarihinde Atsız'ın üniversite asistanlığına son vermiştir.

Üniversiteden çıkarılmasından birkaç gün sonra Atsız, Edebiyat Fakültesi'nin Dekanı'nı Tokatlıyan'daki bir çayda yakalayıp yüzlerce kişinin önünde tokatlamıştır. Atsız'a bu hadise için hiç bir şekilde tepki gösterilmemiştir.

Üniversite asistanlığından çıkarılan Atsız, Malatya Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin edilmiştir, Malatya'da kısa bir müddet (8 Nisan 1933-31 Temmuz 1933) Türkçe öğretmenliği yapan Atsız, Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin edilmiştir. Atsız'ın Edirne'deki edebiyat öğretmenliği de 3-4 ay kadar kısa bir müddet devam etmiştir. (11 Eylül 1933-28 Aralık 1933).

Atsız, Edirne'de iken Atsız Mecmua'nın devamı mahiyetindeki "Aylık Türkçü Dergi" olan Orhun (5 Kasım 1933-16 Temmuz 1934, sayı 1-9)'u yayımlamıştır. Orhun dergisinde, Türk Tarih Kurumu tarafından çıkarılan ve liselerde ders kitabı olarak okutulan dört ciltlik tarih kitaplarının yanlışlarını ağır bir şekilde eleştirdiği için 28 Aralık 1933’te bakanlık emrine alınmıştır. 9. sayısında da Orhun, Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılmıştır.

Dokuz ay bakanlık emrinde kalan Atsız, 9 Eylül 1934 tarihinde Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin olunmuştur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://elazigsporlular.yetkinforum.com
 
Nihal ATSIZ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ELAZIĞSPOR :: İlk kategoriniz :: Kafana Göre-
Buraya geçin: